Burası Kraliyet Kütüphanesi’nin huzurlu bahçesi. Eski şehir dokusunun ortasında 1920’lerde kurulmuş bi bahçe. Christiansborg Sarayı’nın hemen arkasında. Ortada sığ bir süs havuzu, kenarlarda banklar ve alabildiğine yeşil. O kadar keyifli bir ambiyansı vardı ki. Tarihi yapılar ortasında cennet gibi. Yazın çimlerin insanlarla dolup taştığına eminim. Kopenhag’a bahar ya da yazın gidiyorsanız çantanızda hep yere serilmeye hazır bir örtü olmasını tavsiye ediyorum bu vesileyle. Çünkü şehirde her yer park ve bu müthiş bir şey.
Bahçede bir de Danimarkalı filozof ve teolog Søren Kierkegaard’ın heykeli bulunuyor. Varoluşçuluk üzerine çalışan filozof, varoluşçuluk bizzat somut olan insanın yaşamıdır düşüncesini savunuyormuş. Kierkegaard, varoluş düşüncesinde insana odaklanarak, insanın kendi özünü, özgür seçimleri ile ortaya koyduğunu ileri sürmüş. Bir kütüphane bahçesi için daha doğru bir saygı heykeli olamazdı sanırım.
Heykel ve Danimarka’da öne çıkan kişilerden bahsetmişken Andersen’den de bahsetmek isterim. Hans Christian Andersen, Danimarka’nın en tanınmış yazarı olmakla birlikte dünyanın en büyük masalılarından biri. Andersan Masalları isimli kitabı ve “Kibritçi Kız, Güzel Prenses, Küçük Denizkızı ve Bezelye” gibi masallarıyla tanımış olmanız muhtemel. Şehrin farklı yerlerinde heykelleri olmasının yanında Küçük Denizkızı heykeli de Andersen’e atıfla Carl Jacobsen, Carlsberg’in bulucusunun oğlu tarafından yaptırılmış. Kendisinin zaten heykel ve eserlere ilgisiyle şehirde bir müzesi de var. Ama fikrin güzelliğine rağmen heykeli gözünüzde büyütüp sırf görmek için gitmenizi öneremeyeceğim.