Yeniköy denilince ilk akla gelen duraklardan Emek Cafe‘yi anlatmaya geldim.
1965 yılından beri hizmet veren Emek Cafe’nin kurucusu Osman Özbaşı 1954 yılında Yeniköy’e gelerek önceleri kahvehane olan bu dükkanı devralmış. O günden beri de geleni gideni hiç bitmeyen bi dükkan olmuş. Yıllarca sevilen bi yer olabilmenin gururu çok başkadır herhalde.
Burası tam bi kahvaltı mekanı. Abartıdan uzak, olduğu gibi, samimi bi yer burası. Peynir, zeytin, söğüş tabakları, bal kaymaklar, yumurtalar, menemenler. Ne ararsanız var aslında ve oldukça yeterli. Peynir zeytin ve söğüşün birlikte olduğu tabak, bal kaymak ve kaşarlı menemen ile oldukça yeterli bi kahvaltı masamız oldu. Menemen buranın en meşhuru. Herkesin menemen algısı farklı, kimi bol domatesli sever, kimi bol yumurtalı, kimi soğanlı kimi soğansız. Tartışmaya açık bi konu biraz ama bence lezzetli bi menemen ve buraya geldiysen masaya gelsin derim ben. Bir de bu yoğunlukta bile masaya kızarmış ekmek koymaları müthiş bi hizmet. Benim burada asıl favorim gül böreği fakat gittiğimiz gün çokkk erken bitmiş. Siz mutlaka onu da alın masaya. İşte o zaman tam olur.
Mekanın hem kapalı alanı hem de açık alanı var. Bölgedeki diger yerler düşünüldüğünde ikisi de epey büyük alan aslında. Tabi açık alanın tadı başka. Çünkü deniz manzaralı. Sirkülasyonu hızlı olduğu için dışarıda yer bulabilmek o kadar da zor değil. Yine de erken gitmekte fayda var tabi.
Bence önemli bir dipnot: Sodexo, Multinet gibi yemek kartları burada geçiyor. Sabah 8 akşam 5 çalışmanın karşılığını aldığımız güzel bir bilgidir bu plaza arkadaşlarınızla paylaşın.
Unutmadan, kalabalık arkadaş gruplarıyla gitmeye de uygun aileyle geniş kahvaltılara da. Her yaştan insanı burada bulmak mümkün. Birleştirici bir mekan.
Gitmenizi desteklemenizi çok istediğim bir yer. Özellikle güzel havalarda güne burada başlamak harika olacaktır.








