Tam 2 sene önce İsviçre ve Fransa’nın kesiştiği ve yakınındaki şehirleri de rotaya eklediğimiz bir seyahatle Zürih’le tanışmış, birkaç saat hatta yaklaşık 1 gün geçirmiştik. Keşke daha uzun zaman geçirebilsek demiştim ve işte tekrar buradayım. Üstelik ilk #solotravel yani tek başıma seyahatim için geldiğim şehir oldu kendisi, bu yüzden hep özel olacak.
Zürih’in tarihi yerlerini, meydanlarını, kiliselerini ziyaret ederken, lokal restoran ve kafelerini de bolca gezdim. Noel döneminde burada olmanın ışıltısıyla christmas marketler de elbette rotama dahil oldu. Seyahatinizi kolaylaştıracak tüm bilgileri paylaştığım rehberimizi başlatalım hadi!
ZÜRİH TARİHİ & MİMARİSİ
7.yüzyıla kadar gidip baktığımızda Zürih’in tarihinde yer alan Romalılara ulaşıyoruz. Sonraki yıllarda bağımsızlığını ilan eden Zürih İsviçre Reform hareketiyle birlikte Zürih İncili’ni yayınlayan, Otuz Yıl Savaşı ile bağımsız imparatorluk şehri statüsünü bırakarak şehrin güçlü aileleri tarafından yönetilen oligarşi sistemine geçiş yapan bir şehirdi. Fransız Devrimi’nin etkisiyle birlikte oldukça karışan şehir, İkinci Zürih Savaşı ile birlikte de Fransız hakimiyetine geçiş yaptı. 1800’lü yıllarda şehirde liberal hükümete karşı isyan eden güçler tarafından ortaya çıkan darbeyle birlikte de İsviçre hükümetine geçen Zürih, 19.yüzyıla geldiğimizde hızla büyüyerek ticaret ve ulaşım merkezi haline geldi.
Dönemin önemli şehir plancısı ve mühendisi Arnold Bürkli liderliğinde yapılan park, bahçe ve yapılaşmalar şehri bugünkü konuma getiren önemli adımlar olmuş. Böylece aslında şehir hem Romalılarla başlayan Orta Çağ ve rönesans mimarisine modern ve çekici bir şehir silueti eklemiş diyebilirim. Üçgen çatılı evlerin arasından yürürken kendinizi bir anda minik bir meydanda bulabilirsiniz. Şehir böylesine estetik gelişiminde konumunun da önemi büyük aslında. Eski şehir bölgesi Zürih Gölü’yle Limmat Nehri’nin birleştiği konumda kurulmuş. Coğrafi konumunun önemi dışında Zürih şehri aynı zamanda Zürih Kantonu’nun başkenti ve İsviçre’nin en büyük kenti olmasıyla da önemlidir.
Ekonomik yönünden de bahsetmeden olmaz, çünkü Zürih yapılan birçok ankette ve sıralamada bu yönüyle oldukça öne çıkıyor. “Dünyanın En Güçlü Şehirleri”, “Yaşam Kalitesi Açısından En Yaşanabilir Şehirler” gibi listelerde adı hep en üst sıralarda olan Zürih, dünyanın en büyük altın ticaret merkezidir. Çok sayıda yabancı bankanın merkezinin burada olması da İsviçre Borsası’nı giderek önemli bir konuma taşımıştır. Ülkenin refah düzeyi oldukça yüksek olduğunda şehirde çoğu şeyin bizler için pahalı kaldığını da söylemek zorundayım. Çoğu Avrupa hatta Kuzey Avrupa şehrinden bile yüksek fiyatların hakim olduğu bir hizmet ve konaklama sektörü olduğundan burada seyahati kısa tutmak ekonomik açıdan mantıklı olacaktır.
ZÜRİH NEREDE? ZÜRİH’E NASIL GİDİLİR?
Zürih Gölü’nün kuzey kıyısında konumlanan Zürih Alp dağlarına 25 kilometre mesafede yer alır. 91 kilometrekarelik alana yayılan şehrin 4 kilometrekarelik bölümünü de Zürih Gölü kaplıyor. Eski şehrin kurulduğu Alstadt bölgesi Limmat Nehri ve Zürih Gölü’nün birleştiği o muhteşem konumda ve kuzeyinden batısına tepelerle çevrili bir alanda. Şehrin tarihi merkezi Lindenhof ise, Limmat nehrinin doğusunda yer alıyor. Hem Zürih Gölü hem de Alplerin varlığı bu bölgeyi panoramik açıdan oldukça besliyor diyebilirim.
Zürih’e ulaşmak için İstanbul’dan 3 saat süren bir uçak yolculuğu yaparak Zürih Havalimanı’na iniş yapmalısınız. Havalimanında çıkış tabelalarını takip edip dışarıya çıktığınızda tramvay durağını görüceksiniz. 10 numaralı tramvay sizi merkeze götürüyor. Biletleri ise hemen yol üzerinde göreceğiniz biletmatiklerden alabilirsiniz. 30 dakikalık bilet 2.80, 24 saatlik bilet ise 5.60 CHF. Evet CHF ile böylece tanışmış oluyoruz hahaa hemen parantez açalım. İsviçre para birimimiz İsviçre frangı ve 1 CHF yaklaşık 39₺. Birçok mekan direkt kredi kartıyla ödeme alıyor. Euro kabul eden mekanlar euro alıp para üstünü frank olarak geri veriyor. En mantıklısı seyahat için ayırdığınız harcama bütçesini nakit CHF ve kredi kartı bakiyesi olarak bölmek olacaktır. Bu bilgiyi de verdiğime göre rahatça devam edebilirim.
Evet bir diğer seçenek ise Basel’de bulunan EuroAirport Basel-Mulhouse-Freiburg Havalimanı’na inmek olabilir. Birkaç rota birleştirirseniz bu da bir olasılık. Bu havalimanı Zürih’e 1 saat 10 dakikalık sürüş mesafesinde yer alıyor. Eğer toplu taşıma ile ulaşmak isterseniz trenle 1 saat 30 dakikalık bir yolculuk yapmanız gerekir. Buraya ilk gelişimde seyahatimizin merkezini Basel olarak belirlediğimiz için EuroAirport Basel-Mulhouse-Freiburg Havalimanı’na iniş yapmıştık mesela. Konakladığımız Basel’den Zürih’e ise Alsace seyahatimiz için kiraladığımız araç ile yolculuk yaparak ulaşmıştık. Hangi ulaşım şeklini seçerseniz seçin yemyeşil manzara sayesinde yolculuğunuz harika geçecek.
ŞEHİR İÇİ ULAŞIM İÇİN ARAÇ KİRALAMAK GEREKİR Mİ?
Zürih’te şehir içi ulaşım için araç kiralamaya gerek var mı derseniz, cevabım net bir şekilde hayır olur. Hatta muhtemelen Zürih’te yaşayan birine sorsanız o da aynı şeyi söyleyecektir çünkü şehirde son derece etkili, dakik ve yaygın bir toplu taşıma ağı var. O kadar dakik ki 1 dakikalık gecikmeleri bile tabelalara yansıtıyorlar ve tam da belirtilen zamanda geliyor.
Tramvaylar, otobüsler ve trenler şehrin her yerine rahatça ulaşılması için mükemmel bir düzende çalışıyor. Toplu taşıma o kadar iyi entegre edilmiş ki, birçok noktaya ulaşım için ekstra bir çözüm aramanıza gerek kalmıyor. Hatta araç kiralasanız daha çok zorlanırsınız gibi geliyor. Ayrıca, şehir merkezi oldukça kompakt ve yürüyerek keşfetmeye çok uygun. Şahsi fikrim şehri yürüyerek tanımaktan yana zaten eski şehir bölgesi ve göl çevresi gibi popüler noktalar arasında yürüyüş yapmak, Zürih’in atmosferini hissetmek için en güzel yöntemlerden de biri.
Elbette, şehir dışına ya da doğa içindeki bölgelere gitmeyi planlıyorsanız, araç kiralamak bir seçenek olabilir. Ancak günlük şehir içi ulaşım için yürümek ve gerekli durumlarda – hava durumuna da bağlı olarak belli süre geçerli – toplu taşıma bileti almak hem ekonomik hem de oldukça pratik bir çözüm olacaktır.
ŞEHİR İÇİ ULAŞIMDA TOPLU TAŞIMA KULLANIMI & ZÜRİH CARD – TRAVEL PASS
Zürih şehir merkezine vardıktan sonra şehir içi ulaşım bahsettiğim gibi oldukça kolay ve düzenli. Havalimanından şehir merkezine gitmek için de bulduğum en iyi seçeneği söylüyorum size: 10 numaralı tramvay ile merkez istasyon olan Central durağına doğrudan ulaşabilirsiniz. Daha sonra konaklama yerinize buradan gitmek için google maps’in rota önerisini uygulamanızı öneririm, özellikle yurt dışında çok iyi çalışıyor. Eğer kısa bir mesafe kat edecekseniz, makinelerden direkt 30 dakikalık bilet (CHF 2.80) veya gün boyu toplu taşıma kullanmayı planlıyorsanız 24 saatlik bilet (CHF 5.60) alabilirsiniz (Aralık 2024 fiyatları diyicem de enflasyon yok ülkede neysee….)
Zürih yürüyerek keşfetmeye çok uygun bir şehir evet ancak bir noktadan diğerine vakit kaybetmeden ulaşmak, şehir dışına küçük geziler yapmak isterseniz ya da herhangi bir sağlık probleminiz ya da çocukla seyahat sırasında kolaylık isterseniz Zürih Travel Pass iyi bir seçenek olabilir. Bu kart, klasik bir şehir seyahat kartı gibi toplu taşımayı kapsamanın yanında bazı ekstra avantajlar da sunduğu için değerlendirilebilir. Avantajlardan bazılarını aşağıya yazdım:
- Zürih şehri ve çevresindeki tüm toplu taşıma araçlarında sınırsız sınıf seyahat hakkı
- Mini Göl Gezisi, Kısa Göl Gezisi ve Limmat Nehri Gezisine katılım hakkı
- Birçok müzeye ücretsiz veya indirimli giriş imkanı
- Eski Kent Yürüyüş turu ve halka açık diğer şehir turlarında %50 indirim seçeneği
Fiyatları ise şöyle:
- 24 saatlik kart: CHF 27
- 72 saatlik kart: CHF 53
Eğer müzeleri gezmeyi, gölde bir tekne turuna katılmayı ve toplu taşımayı sınırsız kullanmayı planlıyorsanız, Zürih Travel Pass almak iyi bir fikir olabilir. Ancak şehri yürüyerek gezmeyi tercih edenler için günlük bilet seçenekleri daha ekonomik bir alternatif sunuyor. Güncel bilgileri kontrol etmek isterseniz, Zürih Card’ın resmi bilgi sayfasını ziyaret etmenizi öneririm
ŞEHİRDE İNTERNET KULLANIMINIZ İÇİN ÖNERİM: E-SİM UYGULAMASI
Son dönemde seyahatlerimi planlayıp paylaşırken en çok aldığım sorulardan biri internet ile alakalı olduğu için instagram üzerinden sıklıkla bu konuda hatırlatma yapıyorum. Bu kez burada da detaylıca bahsetmek istedim. Ben yurtdışı seyahatlerimde e-sim uygulaması olan Airalo’yu kullanıyorum. Herhangi bir iş birliğimin olmadığı tamamen hayatımı kolaylaştırmasından sebep sizinle paylaştığım bir uygulama olduğunu da eklemek isterim.
Airalo telefonunuza indirdiğiniz bir uygulama üzerinden aldığınız bir elektronik sim kartı aslında. 200’den fazla şehirde kullanılabiliyor. Kopenhag da onlardan biri tabii. Uygulama içerisinde 1 GB, 5 GB gibi farklı boyutlarda interneti satın alabiliyorsunuz. Satın alma işleminden sonra telefonunuza kurulumunu yapmanız gerekiyor. Bu kurulum da oldukça basit şekilde uygulamada anlatılıyor. Kolayca erişmeniz için buraya detaylı video ve anlatım linkini bırakıyorum.
Bu e-sim sayesinde havaalanında uçaktan iner inmez uygulamayı aktif hale getirip interneti kullanmaya başlıyorum. Otele ulaşırken internet bulmaya çalışmak, gittiğim yerlerde internet için bir hat vs aramak gerçekten can sıkıcı oluyordu onu çözmüş oldu. Zaten bu e-sim uygulaması o ülkedeki şehirdeki internet hizmetlerinden faydalanıp en iyi olanları sunuyor. Bir de diğer iyi yanı şu, kendi numaramı kullanmaya devam ederek internetten faydalanıyorum. Biliyorsunuz bazı yerlerde hat almanız falan gerekiyor ki cidden uğraşılması zor ve karışık bir durum. Airalo’yu bir kere kurmanız yeterli bu arada, sonraki seyahatler ekstra kolaylaşıyor süreç.
Son olarak eğer airalo uygulamasını kullanmaya başlayacaksanız buradaki link üzerinden telefonunuza indirebilirsiniz. Kaydolurken ve ödeme adımında BURCU3227 kodunu kullanırsanız hem siz hem de ben 3 $ kazanıyoruz. Bu uygulamayı indiren herkese tanımlanan bir kod. Siz kaydolduktan sonra size de tanımlanacak siz de arkadaşlarınızla dilerseniz kendi kodunuzu paylaşabilir ve tavsiye ödülü alabilirsiniz. Eğer benim tavsiye kodumu kullanarak kaydolursan da şimdiden çok teşekkür ederim!
ZÜRİH’İN ÖNE ÇIKAN MAHALLELERİ & KONAKLAMA
Zürih’in öne çıkan mahallelerini biraz konuşalım. Şehrin geneline baktığınızda oldukça düzenli ve temiz bir doku sizi karşılıyor ama her mahallenin kendine özgü bir havası ve sunduğu farklı deneyimler var. Zürih’te nerede konaklamalıyım sorusuna yanıt arıyorsanız, hangi bölgenin size daha uygun olacağını görmek açısından bu bilgiler faydalı olabilir.
- Altstadt (Eski Şehir Merkezi)
Zürih’in tarihi dokusunu hissetmek isteyenler için en iyi seçeneklerden biri Altstadt, yani Eski Şehir olacaktır. Dar taş sokakları, Gotik kiliseleri, tarihi binalarıyla tam olarak şehrin göbeğinde bir konuma sahip. Limmat Nehri’nin iki yakasında uzanan bu mahallede Grossmünster ve Fraumünster kiliseleri, Lindenhof Tepesi gibi Zürih’in simge yapılarını bulabilirsiniz. Eğer konaklama için en merkezi noktada, her yere yürüyerek ulaşabileceğiniz bir bölgede olmak istiyorsanız burası iyi bir seçenek olabilir.
- Niederdorf
Eski Şehir’in doğu kısmında yer alan Niederdorf, Zürih’in daha hareketli ve canlı bölgelerinden biri. Özellikle genç nüfusun ve turistlerin yoğun olduğu bu bölgede akşamları daha dinamik bir atmosferle karşılaşabilirsiniz. Gün içinde butik kafelerde oturup kahvenizi yudumlarken, akşamları ise barlar ve restoranlarla hareketlenen bir mahallenin içinde olabilirsiniz. Bu özellikle yazın ses konusunda rahatsız olmanıza da sebep olabilir – konaklama yeriniz açısından bir kriter ise seçim yaparken aklınızda olsun. Eğer tarihi bir atmosferin içinde, biraz daha sosyal bir deneyim yaşamak istiyorsanız elbette burası tam size göre.
- Enge
Göl manzaralı ve biraz daha sakin bir mahalle arıyorsanız, Enge oldukça keyifli bir seçenek olabilir. Zürih Gölü’ne kıyısı olan bu bölge, yerel halkın da yaşadığı huzurlu bir mahalle. Büyük park alanları, yürüyüş yolları, sakin bir atmosfer ve lüks oteller burada yoğunlaşmış durumda diyebilirim. Aynı zamanda Zürih’in en ünlü sanat ve tarih müzelerinden biri olan Rietberg Müzesi de burada bulunuyor. Fakat onun dışında biraz sessiz ve doğa ile iç içe bir alan, eğer tercihiniz bu sakinlik ise burası doğru tercih olabilir.
- Seefeld
Zürih’in en sofistike bölgelerinden biri diyebilirim Seefeld için, butik kafeleri, şık restoranları ve göl kenarındaki yürüyüş yollarıyla öne çıkıyor burası. Mahalle, genellikle daha üst segment otellerin ve konaklama noktalarının bulunduğu bir bölge. Burada daha çok yerel halkın yaşadığı modern apartmanlar, sanat galerileri ve gurme restoranlar bulunuyor. Eğer lüks bir deneyim ve şehrin en keyifli manzaralarına sahip bir konum arıyorsanız Seefeld sizi memnun edebilir. Burası Enge ile benzer, hatta gölde karşılıklı konumdalar. Biraz merkeze uzak ama kendi habitatlarını oluşturmuş alanlar gibi düşünebilirsiniz.
- Kreis 4 & Kreis 5 (Langstrasse & Industriequartier)
Burası Zürih’in daha alternatif ve modern yüzünü görmek isteyenler için oldukça ilginç bir bölge. Eski endüstriyel alanların yeniden dönüştürülerek sanat galerilerine, tasarım mağazalarına ve hip mekanlara dönüştüğü bir alan diyebilirim. Özellikle Kreis 5 (Industriequartier), modern restoranlar, konsept butikler ve çağdaş sanat merkezleriyle dikkat çekiyor. Eğer Zürih’in geleneksel yüzünden biraz sıyrılıp daha yaratıcı ve dinamik bir mahallede vakit geçirmek isterseniz, burası ilginizi çekebilir. Yine böyle bir alana ve merkeze de yakın bir konaklama isterseniz de Kreis 4 (Langstrasse) iyi bir seçenek olur.
Zürih, neredeyse tüm şehirler gibi her mahallesinde farklı bir atmosfer sunuyor. Eğer ilgi alanınıza göre konaklayacağınız yeri seçerseniz şehri deneyimlemek daha keyifli bir hal alabilir. Şehrin merkezi Altstadt ve Niederdorf yürüyerek keşfetmeye en uygun bölgelerken, Seefeld ve Enge daha sakin ve şık bir deneyim sunuyor. Kreis 4 ve 5 ise modern, alternatif bir şehir deneyimi yaşarken şehrin gastronomi noktalarına ve merkezine yakın olmak isteyenler için ideal olabilir.
ZÜRİH’DE NEREDE KONAKLADIM?
Farklı dinamikleriyle öne çıkan mahalleleri, tarihi yerleri, ışıltılı sokaklarıyla Zürih’in tadını çıkarırken daha önce farklı şehirlerde de konakladığım Numa Stay’i tercih ettim. Yukarıda bahsettiğim mahallelerden Kreis 4 (Langstrasse) konumunda bulunan Numa Craft şehir merkezine yürüme mesafesinde olmamı sağlarken tramvay durağına 1 dakikalık mesafede olmasıyla da konforumu artırdı diyebilirim. Numa dijital bir konaklama deneyimi sunarken temiz, modern ve iyi manzaralı bir odayla şehri keşfetme keyfimi katladığı için hep memnun kaldığım bir seçim olmuştur. Daha önce Milano ve Viyana’da da konaklamalarım harikaydı bu nedenle Zürih için de hiç düşünmeden Numa’ya yöneldim ve size de gönül rahatlığıyla öneriyorum.
Siz de Avrupa’nın farklı ülke ve şehirlerinde 2 gece ve üzeri konaklamalarınız için Numa’yı inceleyebilir, bu link üzerinden rezervasyonlarınızı yaparken %15 indirim sağlayan “BURCUNUMA15” kodunu kullanabilirsiniz. Barselona, Milano, Roma, Kopenhag, Amsterdam gibi birçok şehirde konaklama seçeneği sunduklarını hatırlatırım, bence değerlendirin.
ZÜRİH NOEL PAZARLARI
Kış seyahatlerini güzelleştiren o detay, evet noel pazarları! Sayesinde şehirler ışıldıyor ve soğuk biraz daha katlanılır hale geliyor. Neyse ki bu seyahatimde gerçekten hava inanılmaz güzeldi de güneşli noel pazarı keyfi yapabildim. Noel pazarları yorumlarıma geçelim.
Werdmühleplatz: Singing Christmas Tree olarak da geçen Zürih’in en popüler noel pazarı alanı. Her gün saat 17.00-18.00 saatleri arasında yılbaşı ağacı figürü verilmiş basamaklı bir düzenek üzerinde geleneksel noel temalı şarkılarını söyleyen gruplardan oluşan bir koro oluyor. Anladığım kadarıyla hem okulların koroları hem de yetişkin korolar oluyor. Yıllardır gelenekselleşen bir kutlama haline gelmiş ve izlemesi kesinlikle çok tatlıydı. Böyle bir konsept de olduğundan bu noel pazarı epey ilgi görüyor haliyle. Bu arada günün programını ağacın yanındaki listede bulabilirsiniz. Yeme içme bakımından da zengin bir pazardı.
Zürcher Wienachtsdorf: Sechseläutenplatz meydanında konumlanan şehrin en büyük Noel pazarı burası. Yemek stantlarından hediyelik eşyalara kadar her şeyi bulabilirsiniz. Kocaman bir meydanda, tam hayal ettiğim noel pazarı burasıydı işte dedim! Şehir merkezinin güneyinde ve meydana biraz uzakta konumlansa da mutlaka bu bölgeye gelip pazara uğrayın bence. Şansım yaver gidip güneş inanılmaz güzel parlayınca yerlilerin arasına karışıp gluhwein içip yemek yiyerek keyfimi katladım!
Zürih HB: Burası Ana tren istasyonunun içinde bulunan dolayısıyla kapalı bir christmas market alanı. Özellikle havanın soğuk olduğu da düşünülürse sıcakta biraz ısınarak noel pazarı gezmek güzel bir mola da oluyor. Burada 2 yıl önceki gelişimizde enerji krizine de dikkat çekmeyi amaçlayan büyük bir yılbaşı ağacı bulunuyodu. Yılbaşı ağacının yanında bulunan bisiklete binilip pedal çevrildikçe yılbaşı ağacının ışıkları yanmaya başlıyordu. İlgi çekici bir konseptle güzel bir gönderme yapılmıştı ama gelin görün ki şimdi o ağaç kalkmış ve lindt sponsorlu yılbaşı ağacı gelmiş hahsdvbdh lindt sponsorluğu > enerji krizi demek hehehe neyse tatlı olmuş. Bu arada burası oldukça büyük ve inanılmaz fazla yemek ve hediyelik eşya standı var.
Münsterhof: St. Peter kilisesinin önündeki meydanda kurulan bu noel pazarı için şehrin en cool noel pazarı diyebilirim. Kocaman brandalarla adeta her biri restoran havasında olan çadırlarda yemek yiyip gluhwein içebilirsiniz. Fiyatların diğer noel pazarlarından yüksek olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Burası ayrıca lokal mağazaların ve butiklerin yerel ürünlerini sattığı tezgahlarla dolu olması yönünden de Zürih’liler için önemli.
Grossmünsterplatz: Şehrin ikonik ve tarihi yapılarından Grossmünster kilisesi önündeki meydanda kurulan bu noel pazarı da şehrin öne çıkan pazarlarından biri.
Niederdorf: Turistik mekanlar ve alışveriş noktalarıyla çevrili bu meydan yılın bu zamanlarında eski şehrin ara sokaklarında karşınıza çıkan keyifli bir noel pazarına dönüşüyor. Zürih’in en eski noel pazarı olarak da geçiyormuş hatta burası.
Aslında noel pazarının kurulduğu her yer aynı zamanda gezilip görülecek yerler listesinin de bir parçası gibi düşünebilirsiniz. Çünkü neredeyse hepsi ya büyük bir meydanda ya da tarihi bir yapısnın çevresinde. Dolayısıyla noel zamanı dışındaki zamanlarda ziyaret etmek için listenizde olmalılar, ben gözden kaçmaması adına size o kısmı da hemen derliyorum aşağıdaki başlıkta.
ZÜRİH GEZİLECEK YERLER
Zürih’te gezilecek yerler listelerinde olabilecek tüm mekanları bu seyahatimde neredeyse gördüm diyebilirim fakat şehirde yaşayan bir lokal kadar tanıma fırsatını kısıtlı günlerde bulamayacağımız için her zaman daha fazlasının olacağına eminim. Derlediğim yerler arasında yürürken sokaklar arasında kaybolduğunuzda kendi keşfettiklerinizle bu liste daha da zenginleşecektir.
Limmat Nehri: Görmemeniz imkansız gibi şehri ikiye ayıran bu gölü ama olsun ben yine de listeye alıyorum. Burası önceleri bir ulaşım aracı olarak kullanılıyormuş neden bilmiyorum ama artık değil. Tekne gezileri yapılsa da toplu taşıma aracı değil yani. Kış aylarında bile yüzen insanlar göreceğinizi söyleyebilirim, biz denk gelince epey şaşırdık. Termal üstler, mont, atkı ne varsa üzerimdeyken yüzmeleri inanılmaz değil de nedir yahu?!
Lindenhoff Hill: Zürih’in zirvesinde şehri gözlem noktası konumundaki büyük park olarak tanımlayabilirim burayı sanırım. Yıllar boyu birçok önemli olay için de toplanma yeri olarak kullanılmış. Hatta zamanında burada Roma Kalesi varmış. Bu bölge ve park beni en çok etkileyen ve Zürih denildiğinde hafızamda canlanacak resmin olduğu yer diyebilirim. Kocaman bir park alanı, tepeden panoramik olarak tüm şehri görebiliyorsunuz. Sonra parkın bir bölümünde yer satrancı alanı var, yaşayanlar toplanmış satranç oynuyor, etrafta insanlar da onları izliyor. Yani ne denilebilir ki bu gelişmişlik ve huzur seviyesine? Öylece izledim bir süre, umutla. Gündüz kadar gece de nefis bir manzara sunuyor, yolunuzu düşürün derim. Bütün şehir sanki bir olmuş ve sadece evlerinde sarı ışık kullanıyorlar, bu bile müthiş bir gece ışık dokusu çıkarmış ortaya.
Polyterrasse: ETH Zürih Üniversitesi’nin önünde yer alan geniş bir teras burası. Şehir merkezini ve Zürih’in siluetini yüksekten izlemek için de en iyi noktalardan biri olduğu söylenir. Ayrıca buraya çıkmak için kısa ve çok tatlı bir teleferik hattı olan Polybahn da kullanabilirsiniz. Bu tarihi hat, Zürih şehir merkezindeki Central Meydanı ile ETH Zürih Üniversitesi’nin ana kampüsünün bulunduğu Polyterrasse arasında hizmet veriyor. Ben yürüyerek çıktım ve geçtiğim sokakları sevdim, iki türlüsü de güzel olacaktır, seçim sizin.
Bana sorarsanız şehir siluetinin bu denli etkileyici olmasını sağlayan 3 kilise bulunuyor:
Fraumünster: Zürih’in simge yapılarından olan Fraumünster Kilisesi 853 yılında Alman Kralı tarafından inşa ettirilmiş. Eski kent bölgesinde yer alan bu kilisenin vitray çalışmalarıyla bezeli pencereleri özellikle mimarisindeki en önemli unsurlar arasında gösteriliyor.
Grossmünster: Zürih’in ünlü simge yapılarından bir diğeri de Grossmünster Kilisesi. Efsaneye göre bu kilise şehrin koruyucu azizleri olarak anılan Felix ve Regula’nın mezarları üzerine inşa edilmiş. Aynı zamanda bu kilise İsviçre-Alman Reformasyonunun da başlangıç noktası olmasıyla önemli bir noktada. Kilisenin bulunduğu bu meydan, meydanı çevreleyen üçgen çatılı bitişik evler, panjurları her şeyiyle hayran olunası bir siluet de sunuyor. Beni çok etkilemişti.
St. Peter Kilisesi: Avrupa’nın en büyük saat kadranına sahip kilise. Hatta çapı 9 metrenin üzerindeymiş, büyüklüğünü düşünün! Zürih’te olduğunuzu asla unutturmayacak kadar çok saat göreceksiniz zaten, bu vesileyle söylemiş olayım :). Kilise araştırmalarıma dönersek, 1911 yılına kadar kulesinin yangın gözetleme noktası olarak kullanıldığı bilgisini ekleyebilirim. Ayrıca Zürih’in en eski kilisesi olmasının yanında 1800’lü yıllardan kalma 5 tane çan da kulede bulunuyormuş ve her birinin ağırlığı tokmağı hariç 6 ton üzerinde ağırlığa sahipmiş, just wow! Ayrıca kilisenin bulunduğu minik meydan bence Zürih’in en tatlı meydanlarından biri!
Şehir parkları:
Alter Botanischer Garten: 19. yüzyıldan kalma bu tarihi botanik bahçesi, Zürih’in merkezinde tam bir huzurlu kaçış noktası olmuş diyebilirim. Egzotik bitkiler ve tarihi ağaçlarla dolu olan bahçede, eski bir palmiye evi ve doğa tarihi müzesi de bulunuyormuş. Ben görmedim ama siz yolunuzu düşürün, bana da anlatın 🙂
Chinagarten: Zürih Gölü kıyısında yer alan bu Çin Bahçesi, Kunming şehrinin hediyesi olarak inşa edilmiş. Geleneksel Çin mimarisi, zarif köprüleri ve nilüfer havuzlarıyla sakin bir atmosfer sunduğunu gördüğüm görsellerden söyleyebiliyorum ben de ne yazık ki ziyaret edemedim. Hava daha güzelken giderseniz özellikle listenize alabilirsiniz.
Rechberggarten: Zürih Üniversitesi yakınında gizli bir cennet olan Rechberggarten, barok tarzı müthiş düzenli bahçeleriyle dikkatinizi çekicektir. Tarihi bir villanın çevresinde yer alan bu bahçe, rengarenk çiçekler ve heykellerle süslenmiş. Kendimi şehir merkezine doğru giderken burada bulmuştum ve parkın güzelliğine gerçekten inanamadım. Görmenizi isterim.
Şehirdeki önemli diğer yapılar:
Swiss National Museum: Orta ve modern çağ mimari özelliklerinden faydalanılarak tasarlanan bu yapı da kesinlikle görülmeye değer. İçerisinde Zürih’in tarihine dair eserler sergileniyor, ziyaret etmek isteyenler eğer Zürih City Pass sahibiyse ücretsiz olarak burayı da gezebilir. 10.00-17.00 saatleri arasında ziyarete açık. Müzeyi gezmeseniz dahi binayı görmenizi öneririm. Ana tren istasyonuna çok yakın olduğu için şehir içinde trenle ulaşım sağlarken de görmeniz muhtemel, bakar olursunuz.
Bahnhofstrasse: Zürih’in dünyaca ünlü alışveriş caddesi burası. Sanıyorum Avrupa seyahatlerimde ilk kez bir caddeyi gezilecek yerler listesine alıyorum. Burası öyle bir cadde işte! Zürih Gölü ve Zürih Ana Tren İstasyonu’nu da bağlayan bu cadde çok sayıda butik ve büyük mağazaya da ev sahibi. Aynı zamanda tören alanı olarak da kullanılan cadde için Zürih resmi sitesinde şöyle bir tanım yapılmış “kalbinizin arzu ettiği her şeyi bulabilirsiniz”. O kadar doğru ki, “bulabilirsiniz ama alamazsınız” ekliyorum ben ona 😀 Bir de caddede sadece durup geçenleri izleyin olur mu? Bunu her yerde yapıyorum ama burası bana sokak moda defilesi gibi geldi. Herkes öyle şık, zarif ama doğal ki. İnanılmaz.
Opernhaus Zürich: Avrupa’nın en prestijli opera binalarından biri olan Zürih Operası, büyüleyici neo-barok mimarisiyle tüm dikkati üzerine topluyor. Dünya çapında ünlü opera ve bale gösterilerine ev sahipliği yapan bu tarihi mekan, sanatseverler için kaçırılmayacak bir durak. Belki gezmenin ötesinde bir operaya da denk gelmek isterseniz seyahati planlar planlamaz bakmanızı öneririm.
UB Recht: Zürih Üniversitesi Hukuk Kütüphanesi (UB Recht), ünlü mimar Santiago Calatrava’nın etkileyici tasarımı sebebiyle gezilecek yerler listesine alınmalı diye düşündüm. Gittim, girmek istedim ve okulda birkaç saatlik programa denk gelmişim, kapalıydı. Neden böyle oldu Nükhet anı yaşayıp geri dönmek zorunda kaldım. Tekrar de denk getiremedim ama umarım siz gider ve görürsünüz, çok etkileyici duruyor çünkü.
Zürih West Side: Bu bölge şehrin merkezine biraz uzak fakat gittiğinizde bambaşka bir Zürih ile tanışacaksınız. Gün sayınız fazlaysa yarım gününüzü belki biraz daha fazlasını buraya ayırabilirsiniz. Endüstri merkezi olan bu bölge dönüşerek tasarım, sanat, yemek, kültür, mimari odaklı bir merkez haline gelmiş. Birçok lokal ve ikinci el mağazayı burada bulabilirsiniz. Ben bu bölgede Freitag, IAM VIADUKT ve collab zurich mağazalarını gezip kahvaltı ve öğle kahvesi içtiğim yarım günlük bir programla bölgeyle ufak bir tanışma fırsatı buldum. Burada da o günün detaylarını görebilirsiniz.
ZÜRİH YEME İÇME ÖNERİLERİ
Noel pazarı dönemine denk gelsem de yeme içme keşifleri yapmadan durmam tabii ki. Kahvaltıdan kahveye oradan noel pazarına ve akşam yemeğine uzanan iyi yemek noktalarını sizin için burada derledim.
Fırın & Kahve & Kahvaltı: Bu konseptte bu kadar iyi mekan olacağını gerçekten düşünmemiştim. Zürih bakery konseptinde epey iyiymiş, gitmek istediğim mekanları listeledikten sonra seçim yapmakta epey zorlandım. Deneyimlediklerimi anlatıyorum hemen!
Babu’s: Üç şubesi bulunan Babu’s, şehirde oldukça popüler. Ben merkeze yakın Löwenstrasse’deki şubesine gittim. İç ve dış oturma alanlarıyla keyifli bir atmosfer sunduğunu kesinlikle söyleyebilirim. Ziyaret ettiğim dönemde Christmas dekorasyonuyla da oldukça sıcak bir havaya bürünmüştü. Kahvaltı tabakları da mevcut ancak ben tatlı ve tuzlu fırın lezzetlerini denemek istedim. Peynirli otlu scone ve brioche veneziana sipariş ettim—ikisinin de lezzeti harikaydı! Yanında cappuccino ile mükemmel bir başlangıç oldu. Gitmeden önce rezervasyon yaptırmanız iyi bir fikir olabilir.
John Baker: Şehirde beş şubesi bulunan John Baker’ın Helvetiaplatz’taki şubesine gittim. Burası oturma alanı da olan bir mekan ama daha çok ekmek ve fırın ürünlerini alıp yola devam edenlerin uğrak noktası gibi olmuş diyebilirim. En çok sevilenlerden olduğu söylenen karamelli çikolatalı “chocomel” kruvasanı denedim ve americano ile günüme lezzetli bir mola ekledim. Ama aklım aslında sandviçlerinde kaldı, öğlene kalmadan bitiyor gibi görünüyor aklınızda olsun. Unutmadan, pazar günleri sadece paket servis veriyorlar çünkü aynı alanı paylaştıkları Bank, o gün brunch servisi yapıyor. Orası da oldukça ilgi çekici duruyordu.
Tsugi: Şehirde iki şubesiyle hizmet veren Tsugi, en yeni fırıncılardan biri ve adını giderek daha çok duyacağınızı düşünüyorum. Ben, merkeze yakın Molkenstrasse’deki şubesine uğradım. İç mekanı oldukça ferah, ekmek ve fırın ürünleriyle dolu düzenli tezgâhı ise oldukça çekici. Kendi ekmekleriyle hazırladıkları shokupon bostock denedim ve dönüş yolunda tatlı krizine çözüm olsun diye cardamom bun aldım—ikisi de tam anlamıyla şahaneydi.
Collective Bakery: Zurih Wes bölgesinde kahvaltı için en popüler adreslerden biri olan Collective Bakery, hafta sonları brunch menüsüyle de oldukça ilgi görüyor. Tezgahtaki fırın ürünleri o kadar cezbediciydi ki seçim yapmam çok zor oldu. Ben gün boyu farklı mekanlara da uğrayacağım için içi kırmızı meyve ve fıstık ezmesiyle doldurulmuş pinot’yu tercih ettim ve yanında bir cappuccino ile güne başladım. İç mekanı oldukça geniş, yaz aylarında dış oturma alanının da keyifli olacağı kesin. 10:00 itibarıyla içerisi hızla kalabalıklaşıyor, o yüzden erken gitmenizde fayda var.
Nude Zurich: Limmat Nehri kıyısında, modern dansın Zürih’teki simge yapılarından biri olan Tanzhaus’un içinde yer alan Nude Zurich, sadece dans dersine gelenlerin değil, şehirde iyi kahve ve sağlıklı yiyecek peşinde olanların da favorisi. Gün boyu hizmet veren mekan, minimalist tasarımı ve sakin atmosferiyle oldukça ilgi çekici. İç mekanı bilmeseniz dahi binanın kendisi sizi kendisine çekecektir. Kahvelerinde, Zürih’in sevilen kavurucularından Miro’yu kullandıklarını görünce daha da mutlu oldum—denemek istediğim bir kahveydi! Yanında da kruvasanlarını denedim, daha iyilerini yedim ama güzeldi diyebilirim. Şehirde güzel bir kahve molası vermek için uğrayabilirsiniz. Hava güzelse dışarıda kahve içmek ise nefis olur!
Sıcak çikolata: Tabii böyle bir kategori de şart. Lindt ve Sprüngli’den sıcak çikolata denemenizi öneririm. Hediyelik çikolatalarınızı da bu dükkanlardan alabilirsiniz.
Yemek: Akşam yemeklerimden birini noel pazarında yaptığım için geri kalan 2 gün için deneyimlediğim ve şükür ki memnun kaldığım mekanları paylaşacağım sizinle.
Alba: Pizzaya olan düşkünlüğüm nedeniyle Alba’yı listeme eklemiştim ve Gault Millau 2025’te yer alması da burayı benim için daha cazip hale getirdi. Odun ateşinde pişen pizzaları şimdiden oldukça popüler olmuş ve rezervasyonlar günler öncesinden doluyor. Mekanın oturma alanı ise oldukça geniş; pizzaların yapımını izleyebileceğiniz bar masaları, yüksek tabureli alanlar ve klasik oturma düzeni mevcut. Ben klasik masalarında oturdum ama bar masasını tek gittiğim mekanlarda daha çok tercih ediyorum, ilginçtir ki o kısım doluydu bu nedenle normal masaları için rezervasyon yaptım ve tercihim klasik Margherita ve bir kadeh beyaz şarap oldu. Gerçekten pizzası çok başarılıydı, lezzet dengesi nefisti! Tek sorun inanılmaz büyük porsiyonlu olmasıydı haha. Salataları ve tatlıları da oldukça iddialı görünüyor, birkaç kişi gidiyorsanız mutlaka deneyin benim yerime de!
Hiltl: Zürih’te yerellerin de favorisi olan Hiltl, sadece bir restoran değil, aynı zamanda tarihiyle de öne çıkan bir mekan. Burası dünyanın ilk vejetaryen restoranı olarak biliniyor ve şehirde birçok şubesi var. Ben rezervasyon yapılabildiği için Haus Hiltl’ü tercih ettim. Üst katı, daha sakin bir yemek deneyimi sunarken, alt katta restoranın özelliği olan açık büfe konsepti bulunuyor. Burada sıcak-soğuk mezelerden salatalara ve tatlılara kadar geniş seçenekli bir büfe var. Kendi tabağınızı oluşturup tarttırarak fiyatlandırma yapılıyor, dilerseniz menüden de seçim yapabiliyorsunuz. Özellikle vegan ve vejetaryenler için harika bir alternatif olmasının yanı sıra, seyahat sırasında hafif ve sağlıklı bir öğün tercih edenler için de kesinlikle lezzetli bir seçenek.
Ben de hem size farklı deneyim sunabilmek hem de seyahati dengeleyebilmek adına bir gün pizza bir gün de vejeteryan restoran deneyimlemiş oldum.
Bildiğim tüm detayları sizinle paylaştım, şöyle bir de görerek pekiştirmek isterseniz Zürih hikayelerimi izleyebilirsiniz.
Zürih hafızamda hep çok zarif bir şehir olarak kalacak. Şehir nasıl böyle tanımlanabilir diyebilirsiniz, gittiğinizde bu hissi yaşıycağınızı düşünüyorum. Eski dokuyla yeniyi mükemmel düzeyde harmanlayan bu şehir noel ışıltısıyla da sizi kendine hayran bırakacak, şimdiden uyarıyorum 🙂